Pazar, Aralık 28, 2008

mesnevi'den

mesnevi
ikinci defter'den

10. Bu kapının afeti, hevâ ve şehvettir. Yoksa burada daima şerbetler içilir durur. Bu ağzı kapa da o âlemi gör. O âleme gözbağı, boğaz ve ağızdır. Ey ağız, sen esasen cehennemin bir alevisin! Ey cihan, sen zaten bir berzâha benzersin! Baki nur, aşağılık dünyanın ardındadır. Saf süt, kan nehirlerinin ardındadır. Oraya ihtiyatsız bir adım attın mı.. sütün karışır, kan haline gelir.

20. Bir akıl, başka bir akılla birleşti mi; kötü işe, kötü söze mani olur. Fakat nefis başka bir nefisle dost olursa cüzi akıl muattal olur, bir işe yaramaz. Yalnızlıktan ümitsizliğe düşünce güneş gibi bir sevgilinin gölgesi altına gir. Yürü, tez bir allah dostu ara. Böyle yaptın mı, Allah senin dostun olur. Halvette oturup gözünü yuman da bunu yine dosttan öğrenmiştir.

25. Ağyardan halvet etmek gerek, yardan değil. Kürk, kışın işe yarar, baharın değil. Akıl başka bir akılla birleşti mi nur artar, yol meydana çıkar. Fakat nefis, bir başka nefisle sevinir, gülerse karanlık çoğalır, yol gizlenir. Ey avcı, dost senin gözündür. Onu çer çöpten arı tut. Sakın dil süpürgesiyle ona toz kondurma. Göze tozu toprağı hediye götürme.

40. Kargalar, güz mevisimi otağlarını kurdular mı, bülbüller gizlenir ve susarlar. Çünkü gül bahçesi olmayınca, bülbüller sükût eder. Güneşin kayboluşu, uyanıklığı öldürür. Ey güneş! Sen yeraltını aydınlatmak üzere bir gül bahçesini terkediyorsun. Fakat marifet güneşi bir yerden bir yere gitmez, o güneş dolunmaz. Onun tanyeri akıl ve candan başka bir yer değildir. Hele işi gücü; gündüz olsun gece olsun, âlemi aydınlatmak olan o cihanın kemal güneşi hiç kaybolmaz.

80. Temizler kimlerindir? Temizlerin. Şu meydandadır: Güzel, güzeli sever, güzeli ister. Şunu bil ki güzel, güzeli cezbeder. "Temizler, temizler içindir" ayetini oku! Alemde herşey bir şey cezbeder. Sıcak sıcağı çeker, soğuk soğuğu. Aslı olmayan, aslı olmayanları çekmektedir, bakiler de bakilerden sarhoş olmakta. Cehennem ehli olanlar, cehennem ehli olanları cezbeder. Nura mensup olanlar, ancak nura mensup olanları ister. Gözünü yumdun mu canın kopuyormuş gibi bir eleme, bir ıstıraba düşersin. Gözün, gündüzün nurundan ayrılmaya sabrı yoktur.

85. Gözünü yumdun mu, tasalanır, gama, gussaya düşersin. Gözün nuru, gündüzün nurundan ayrılmaz. Senin tasan, gam ve gussan; hemencecik gündüzün nuruna kavuşmak isteyen göz nurunun cazibesinden ileri gelir. Gözün açıkken de tasalanırsan bil ki, gönül gözünü yummuşsundur, onu aç! Bilki sıkıntı gönlünün iki gözü de kapalı olduğundandır. Gönül gözü kıyasa sığmaz bir ziya arayıp durmaktadır. O iki ebedî nurun firkati seni tasalandırmaktadır. Onu koru!

90. O madem ki beni çağırmakta, ben de kendime bakayım. Onu cazibesine layık mıyım, yoksa çirkin miyim? Bir güzel, peşine bir çirkini takarsa onla alay ediyor demektir. Acaba yüzümü nasıl göreyim? Ne renkteyim ki, gündüz gibi miyim, gece gibi mi? Diye can suretimi hayli zamandır arayıp duruyordum. Fakat suretim kimseden görünmüyordu. Nihayet dedim ki, ayna ne güne icat edilmiş, ne güne yarar? Herkes nedir, kimdir, kendisini bilsin diye değil mi?

95. Demirden yapılma ayna suretler içindir. Can yüzünün aynasıysa, çok pahalı, çok değerlidir. Can aynası ancak sevgilinin yüzüdür. O sevgilinin yüzü ki, o diyardan. Dedim ki: Ey gönül sen külli bir ayna ara. Denize git, ırmaktan iş bitmez!

130. Bu kuzgun, satranç başında çeviktir. Yarı uykulu gözle, kuzgunu doğan görme! Çünkü o kadar çok oyunlar bilir ki boğazında bir çöp gibi kalakalır! Onun çöpü boğazlarda durur. O çöp nedir? Mevki ve mal sevdası. Ey kararsız kişi, mal çöpten ibarettir. Ama boğazındaysa abıhayatı içirmez.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home