Cuma, Kasım 28, 2003

Gizem

Einstein
Deneyimleyebileceğimiz en güzel şey gizemdir. Gizem, bütün gerçek sanat ve bilimin kaynağıdır.

Bir gazetede ona ait olduğu iddia edilen sözlerden biri.

Sır

Ben size bir hikâye anlatayım. Anadan doğma bir kör varmış. Ama hayatını iki gözü gören bir insan gibi yaşarmış. Merak etmiş herkes tabii. Ama o, bu konuda hiçbir bilgi vermemiş. Günün birinde kıramayacağı kadar yakın birisi çıkmış karşısına. Demiş ki "Sen nasıl oluyor da, iki gözü gören bir adam gibi yaşıyorsun?" Ona cevap vermekten kaçamamış. Demiş ki, "Benim, önümde iki tane koç beliriyor. Mesela şu bardağı tutmak istedim değil mi, iki tane koç, bardağın iki yanında duruyorlar, ben ortadan bardağı tutuyorum. Hangi yoldan gitmem gerektiğinde o iki koçun arasında gidiyorum." Ama sözünü burada kesmiş. Demiş ki, "Bunları söyledim, koçlardan birisi kayboldu. Bunu söyledim, ikincisi de kayboldu." Ve adam günün geri kalan kısmını bir âmâ gibi geçirmiş.

İnsanın ayakta durmak için kendisiyle ve Rabbiyle sır olan kısmı, başkasına söylemesi, aleyhine olur.

İsmet Özel
Zaman Gazetesi Röpörtajı

Sır

İnsan anlaşılmak ister mi? İnsan ancak sevgilisi tarafından anlaşılmak ister ve bu da mistik bir şeydir. İnsan, "Rabbim Allah" dediği andan itibaren, yaratıcısı ile kendisi arasında bir sır doğar. Bu sır mutlaka saklanmalıdır. Bu 'sır' anlaşıldığı zaman insan kalitesizleşir.

İsmet Özel
Zaman Gazetesi Röpörtajı

Söze Hayatın Fedası

Kaç kez inanmadığımız yazıların altına imza attık sözün inanılmaz cazibesi uğruna? Sözün cazibesi, söze hakim olmanın inanılmaz hazzı uğruna ruhumuzu mu satıyoruz yoksa?

İptida kelam vardı, yaşantı arkadan geldi. Böyle mi kandırdık kendimizi?

Söz uğruna hayatı bir yalan gibi yaşadık. Ne kadar yalancıydık. Kurduğumuz oyunlarda oysa, herşey ne kadar inandırıcıydı.

Aşktan bahsettik, aşkı tanımıyorduk. Öldük, ölmüyorduk. Sadakatten söz ettik, sadakati bilmiyorduk. Sevdik, aslında sevmiyorduk. Aldık, veriyorduk; verdik, alıyorduk. Söz yerini buluyordu sadece, iyi düşüyordu, uygun. İçimiz bir hoş. Habire büyüyorduk.

Kaç kez yeri geldi diye cümleler sarf ettik aritmetik sağlamlığı bol formüller doğrultusunda. Söz yerini bulsun da!

Söylemesek ölürdük.
İnanmadan söyledik yine öldük.

Nazan Bekiroğlu
Mor Mürekkep

Deniz Kestanesi

Şey gibiyim evet, deniz kestanesi. İçine büzülmüşlüğünden çözülmeye başlayan, açıkçası, suların yaladığı kayalıklarda dikenlerini ağır ağır dışa doğru uzatan, diken uçlarındaki duyarlığı doruğa ulaştığı zaman, giderek salt ıslak ışınsı dikenlerin değil, sert kabuğun dış yüzünde de yumuşak bir tenin ürpertileri titreşen deniz kestanesi... En ufak bir karşı uyarıyla, belli berlirsiz ilk tehlikeyi sezişte ise, kuzgun renkli maytap kendi içinde eriyip sönecektir.

Adalet Ağaoğlu
Ruh Üşümesi

kırık kanatlar

Bir adamın gecenin karanlığında yaptığı herşey, gün ışığında açıkça belli olacaktır. Özelde sarf edilen sözler, en umulmadık bir şekilde, sıradan konuşmalar haline dönecektir. Evlerimizin bir kenarında sakladığımız verilen sözler, yarın her sokakta bağrılacaktır.

halil cibran
kırık kanatlar

İğne

Günümüzün bir gazetesinden sevdiğimiz bir yıldızın fotoğrafını alalım. Elinize bir iğne alıp, gözlerine batırmak hoşunuza gider mi? Gazetenin herhangi bir yerini delmek kadar önemsiz midir bu? Hiç sanmam. Fotoğrafa karşı yapılan böyle bir davranışın, sağlam kafayla düşündüğümde, dostuma veya hayran olduğum kişiye en ufak bir zarar vermeyeceğini çok iyi bildiğim halde, yine de böyle bir davranışta bulunmaya karşı nedensiz bir tereddüt duyarım. Resme yapılan şeyin aynısını resimdeki kişiye yapıyormuş gibi saçma bir duygu duyarım içimdeki bir yerde

....

Yerliler, bir keresinde, sürülerinin resmini yapan Avrupalı bir ressama, korkuyla şu soruyu sormuşlardır: "Bunları alıp götürürsen, neyle yaşarız biz?"

E.H.Gombrich
Sanatın Öyküsü

bir matematikçinin hüznü

Profesyonel bir matematikçinin, matematik hakkında yazı yazıyor olduğunu algılaması hüzün verici bir olgudur. Matematikçinin işlevi bir şeyler ortaya koymak, yeni teoremler ispatlamak, matematik bilimine katkıda bulunmaktır; kendisinin ya da diğer matematikçilerin neler yapmış olduklarını anlatmak değil.

g.h. hardy
bir matematikçinin savunması

Perşembe, Kasım 27, 2003

Bilinmezler Tanrısı

Birçok alanda bilgisiz olduğumuzu kabullenmektense, evrenin anlaşılamayacak denli kutsal yapıda olduğu gibi ifadelere bavuruyoruz. Anlamadığımız kavramlardan sorumlu tutmak üzere bir Bilinmezler Tanrısı buluyoruz.

Carl Sagan
Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı

Pazartesi, Kasım 24, 2003

Sır

Şunu iyi bil ki;
eğer gönlün, sırlarına mezar olursa isteğin çabucak gerçekleşir.
Tohum toprak içinde gizlendiği, zahmetlere katlandığı için, bostan yeşerir, güzelleşir...

Mevlana
Mesnevi (I / 176-178)

Salı, Kasım 18, 2003

dünya bir düş

Eğer bu dünyada içkinin saf ve güzelini içiyor, üstüne de mezelerin en lezzetlilerini yiyorsan, bil ki rüyada su içmiş oluyorsun. Uyandığında yine susuz bir dünyadasın. Senin o rüyada içtiğin suyun sana hiç faydası yoktur.

Mevlânâ
Fîh-i Mâ Fîh

Goodbye to you

Goodbye Emil, my trusted friend. We've known each other since we were nine or ten. Together we climbed hills and trees. Learned of love and ABC's. Skinned our hearts and skinned our knees. Goodbye Emil, it's hard to die. When all the bird's are singing in the sky. Now that the spring is in the air. Pretty girls are everywhere. I wish we could both be there. We had joy, we had fun, we had seasons in the sun. But the hills we could climb were just seasons out of time.

Goodbye Papa, please pray for me. I was the black sheep of the family. You tried to show me right from wrong. But too much wine and too much song. Wonder how I got along. Goodbye Papa, it's hard to die. When all the bird's are singing in the sky. Now that the spring is in the air. Little kids are everywhere. Think of me and I'll be there. We had joy, we had fun, we had seasons in the sun. But the wine and the song like the seasons have all gone.

Goodbye Françoise, my trusted wife. Without you I'd had a lonely life. You cheated lots of times with them. But I forgave you in the end. Though your lover was my friend. Goodbye Françoise, it's hard to die. When all the birds are singing in the sky. Now that the spring is in the air. With your lovers everywhere. Just be careful, I'll be there. We had joy, we had fun, we had seasons in the sun. But the stars we could reach were just starfish on the beach.

Goodbye Michelle, my little one. You gave me joy and helped me find the sun. And every time when I was down. You would always come around. And get my feet back on the ground. Goodbye, Michelle, it's hard to die when all the bird are singing in the sky, Now that the spring is in the air. With the flowers ev'rywhere. I wish that we could both be there. We had joy, we had fun, we had seasons in the sun. But the stars we could reach were just starfish on the beach.

fr. Le Moribond by Jacques Brelen.
Seasons in the Sun by Rod Mckuen

insomnia

When you have insomnia, you're never really asleep and you're never really awake. With insomnia, nothing is real. Everything is far away. Everything is a copy of a copy of a copy.

- No, you can't die of insomnia.
+ Maybe I died already. Look at my face.
- You need to lighten up.
+ Can't you give me something? (Red-and-blue Tuinal, lipstick-red Seconals.)
- You need healthy, natural sleep. Chew some valerian root and get more exercise.
+ I'm in pain.
- You want to see pain? See the guys with testicular cancer. That's pain.

Fight Club Script
by Jim Uhls based on the novel by Chuck Palahnuik

intelligence

What is intelligence, anyway? It is only a word that people use to name those unknown processes with which our brains solve problems we call hard. But whenever you learn a skill yourself, you are less impressed or mystified when other people do the same.

This is why the meaning of "intelligence" seems so elusive: It describes not some definite thing but only the momentary horizon of our ignorance about how minds might work.

Marvin Minsky, AI researcher

söz söylemek

-Söz söylemenin ve kelimelerin ne faydası var?

- Sözün faydası odur ki, seni talebe sevk eder; yoksa söz amaca ulaştırmaz. Eğer öyle olsaydı, bu kadar çalışmaya ve mücadeleye gerek kalmazdı. Nitekim uzaktan bir şeyin hareket ettiğini görür ve onu görmek için arkasından gidersin. Yoksa onu görmen hareket etmen sebebiyle değildir. İnsanın söz söyleme gücü de (natıka) aslında böyledir. Her ne kadar hakikatte sen onu görmez isen de, o mananın talebinde seni teşvik eden, coşturan odur.

Mevlânâ
Fîh-i Mâ Fîh